Asla Modası Geçmeyen 3 Klasik Dekorasyon Akımı ve Stili Yansıtan Karolar
Teknoloji bizi hızlı yaşama alıştırdı alıştırmasına, hatta artık trendlerin değişim hızına bile yetişmek çok zor. Ancak bazı kavramlar, moda, trend, popülerlik dinlemiyor ve yıllarca değerlerini kaybetmiyorlar. İşte dekorasyon dünyasının hiç yaşlanmayan 3 klasik akımı ve stilleri yansıtan karo seçenekleri.
- 27 Ocak,2023
- 5 dk okuma
- Bu içerik 1494 kişi tarafından okundu
- Yorumlar (0)
Önce biraz klasik tarzdan bahsedelim mi? Yakın geçmişe kadar, modern, genç, heyecanlı, dinamik, çağdaş tarzlar ortaya çıktıkça ağır ve yaşlı bulunan klasik tarz için cümlemizi ‘geri döndü’ olarak bitirmek istemeyiz çünkü zaten o ekip bir milimetre kadar yerinden kıpırdamamıştı zaten. Yani her daim ilgi toplayan bir grup klasik stil dekorasyon akımı, kurallarını asla değiştirmeden konumlarını korudular. Trendler geldi, trendler geçti ama onlar hep aynı yükseklikten olanı biteni seyrettiler.
Klasik tarz dekorasyon, yıllar değil çağlar önce doğup olgunlaşmış, ortaya çıktığı dönemi tasvir eden, o dönemin sadece dekorasyon değil, mimari, resim, heykel, müzik, film, süsleme, oymacılık gibi tüm sanat ve zanaat işlerinden de ilham almış dekorasyon akımları için kullanılan genel bir terim. Ortaçağ’dan 1940’lara kadar gelen ve şaaşalı veya romantik gibi farklı duygulara seslenen bu tarzların ortak noktası gelenekselci olmaları. Yani kuşaktan kuşağa geçen prensipleri ile ödün vermeden çizgilerini devam ettirmeleri.
Yakın geçmişte ortaya çıkan minimalizm, pop art, hippie, endüstriyel loft, avantgarde veya İskandinav gibi daha genç ve rahat dekorasyon akımlarının popülerliği ile bir miktar gözden uzak kalan klasik tarzlar, son yıllarda profesyoneller tarafından yeniden kucaklandı ve biraz günümüz dokularıyla güncellenerek stil yelpazesinde yerini aldılar.
Şimdi gelin 2022’de halen gündemini, şöhretini ve popülerliğini koruyan, geçmişin güzelliğini genç kuşaklara da aktaran klasik stillere bir göz atalım ve onların tarz detaylarını zemine taşıyan ürün seçeneklerini tanıyalım.
1. Georgian stili
Georgian stili geleneksel dekorasyon, 1714'ten 1830'a kadar dört Kral George'un hükümdarlığı sırasında doğmuş ve yaygınlaşmış, İngiltere kökenli bir akımdır. Yüksek tavanlı, geniş pencereli ve zarif süslemeli evlere buram buram zarafet katan bu stil, sofistike ve davetkar bir atmosfer duygusu yaratır.
Georgian döneminin mimarları, Antik Roma ve Yunan sanatından esinlenerek yarattıkları bu stili İngiliz aristokrat evlerinde kullanırken birçok antik detaya da yer vermişlerdir. Örneğin, Georgian tarzı evlerde, üç tür klasik Yunan sütununu görebilirsiniz: İyonik, dorik ve korint. Ayrıca bu tarzı kullanan dekoratörler ise, iç mekanları daha da güzelleştirmek için Antik Roma tarzı vazolar, çömlekler ve heykeller kullanmışlardır.
Georgian döneminin mobilya ustaları ise adeta bir sanatçı bakış açısıyla yarattıkları mobilyalarda, maun ağacı, mermer, bronz, gümüş, kristal gibi görkemli malzemeler seçmişler ve kumaşlarda ise bezelye yeşili, leylak rengi ve uçuk pembe gibi yumuşak pastel renkleri tercih etmişlerdir.
Dekoratif motiflere gelince: Evlerdeki kumaşlarda, heykel veya resim gibi parçalarda genellikle satir, sfenks veya grifon gibi mitolojik hayvanların kullanıldığını görmekteyiz. Ayrıca, geometrik süslemeler, geleneksel Yunan kurdeleleri ve çelenkleri de bu gruba ekleyelim.
Georgian stilinin İngiliz country tarzından çok daha ağır ve haşmetli olduğunu anlamışsınızdır ama bugün bu tarz, iddia isteyen klasiksever evlerde revaçta çünkü rahat, konforlu ve geniş mobilyalar sayesinde (tüm o süslemelere ve aksesuar bolluğuna rağmen) çok konformist ve çok klas. Aristokrat havayı, entelektüel bir kimlik ve tarihi bir vurguyla birleştirmek isteyenler, Georgian tarzını biraz sadeleştirerek evlerinde uyguluyor, zaman içinde antika parça toplayarak tarzı olgunlaştırıyorlar.
Bu stilde tasarlanan salon, yemek odası, çalışma odası ve yatak odası atmosferlerinde, zeminde parke üzerinde ise antik halılar görmekteyiz. Ancak, antre ve koridor gibi geçiş alanlarında genellikle doğal taş veya dama desenli çiniler kullanılmıştır. Ek olarak Roma stili kaldırım taş örgüsüne de yer verilmiştir. Şayet bu tarz özelliklere sahip karolar arıyorsanız, Çanakkale Seramik’in Roma (kaldırım taşı ve çakıl dokuları), Pera ve Ornament serilerini (çini desenleri) mutlaka değerlendirmelisiniz.
2. Fransız country stili
Fransız country tarzı, Fransız kırsalındaki evlerden ilham alan, rustik stilin ham, yaşanmış hali ile romantizmin zarafetini birleştiren bir stil olarak tanımlanır. Gösterişten uzak, spontane rahat ve sade güzelliği nedeniyle Fransa provansında doğsa bile, tüm dünya sayfiye bölgelerinde uygulanan, popüler bir stildir. Fransız country stilini oluşturan üç farklı özellik bulunur:
- Pastel renklerde, baskın olmayan desenlerde tekstiller
- Eskitilmiş, patine boyanmış mobilyalar ve aksesuarlar
- Seramik, cam, ahşap, taş gibi doğal dokular
Fransız country tarzının renkleri, renk çarkının orta ve düşük yoğunluğa sahip tonlarıdır. Pastel sarı, pudra pembesi, açık mint ve kremler gibi. Kumaşlar, bölgenin killi toprağında bulunan pigmentleri akla getiren, güneşten solmuş hardal ve terracotta, vizon gibi daha doygun renklerde dokulardır ve genellikle keten tarzı kendinden buruşuk, ham güzelliğe sahip seçeneklerdir.
Toile de Jouy deseni, Fransız country evlerinin döşemelik kumaşlarında, perdelerinde, sofra tekstillerinde, yastıklarında ve duvar kağıtlarında kullanılan, geleneksel bir desendir. Desen, kumaşı ilk basan ve Versay yakınlarında bulunan, 18. yüzyıldan kalma Jouy-en-Josas fabrikası ile bu ismi almıştır. Manzara içinde insan figürlerinin belirli bir dağılımda tekrarlanmasıyla oluşan Toile de Jouy desenini nerede görseniz tanırsınız çünkü günümüzde sadece provans tarzı evlerde değil her stilde dikkat çekmesi için (hatta neon renklerde bile) kullanılıyor. Kumaşın en büyük avantajı ise, çizgi, ekose, kare ve küçük çiçekler gibi diğer birçok desenle eşleştirilebilmesi.
Fransız country tarzı mobilyalara gelince, anahtar kelime ‘konfor’ diyebiliriz. Rahat ve geniş kanepeleri her zaman yumuşak yastıklar ve minderlerle kurgulanır. Masa, sehpa, kitaplık gibi mobilyalarda çok detaylı oymalar yerine, basit mobilyaların kıvrımlarını vurgulayan işçilikler görülür. Öte yandan ahşapta kusursuz bir boya ve cila yerine patine boyanmış, eski görünüm daha makbuldür. Ahşap haricinde eskimiş ferforje ve pirinç de en sık kullanılan materyallerdir. Aslında mobilyalar, stilin ortaya çıkışının temel nedenidir: 18. yüzyılda, Fransız sayfiyelerinde yaşayan varlıklı aileler için, monarşi için yapılmış lüks, rokoko tarzı mobilyaların daha uygun fiyatlı uyarlamaları olarak bu mobilyalar üretilmiş, zaman içinde bu bir stile dönüşmüş. Bugün hala yaşayan ve çok sevilen…
Eskitme ahşap veya ferforjeden yapılmış avize, geleneksel bir Fransız country yemek odasının olmazsa olmazıdır. Birbirinden farklı ama uyum içindeki sandalyelerle çevrili bir yemek masası, rahat ve davetkar bir salon atmosferini tamamlar. Aslında Fransız country tarzı salonların en temel özelliği havadar ve bol güneş alan mekanlar olmasıdır. Bu da doğayla iç içe bir aura olması istenmesinden kaynaklanır.
Açıkta bırakılan ahşap tavan kirişleri, doğal taş, ahşap rabıta veya terracotta zemin, yüksek tavan gibi karakteristik mimari özelliklere sahip Fransız country evlerinin mutfakları da geniş ve konforludur. Açık kiler, kavanozlar ve şişelerle dolu raflar, ferforje tencere rafları ve bol miktarda bakır tencere de dahil olmak üzere pek çok detaya sahip olan provans mutfakları neredeyse bir imza olan dekoratif davlumbazlarıyla tanınır. Fransız country tarzı banyolar ise, küçük bir kristal avize, şamdan tarzı duvar aplikleri, oymalı ve eskitme boyalı bir ayna, ferforje havlu askısı ve eski bir pençe ayaklı küvetle düzenlenir.
French country stili mekanların zeminlerinde, az önce de bahsettiğimiz gibi doğal taş ve terracotta gibi doğal ve mat malzemelere sıklıkla rastlanır; buna patine boyalı ahşap rabıtaları da ekleyebilirsiniz. Günümüzde bu havayı gerçek malzemelerle yaratmak hem çok masraflı hem zahmetli hem de dayanıklılık konusunda soru işaretleriyle dolu. Ancak porselen seramik ve seramik zemin kaplamalarında her üç dokunun da estetiğini taşıyan örnekler mevcut. Örneğin, Çanakkale Seramik’teki Garden (kayataşı dokusu), Grava (çakıl taşı dokusu), Chakra (beyaz ahşap dokusu) serileri, Kalebodur markasının Renova Wood (patine beyaz ahşap dokusu), Stoneart (doğal taş dokusu) ve Courtyard (terracotta dokusu) serileri, bu stili tamamlayan seçenekler arasında.
3. Kolonyal stil
16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar olan dönemde Britanya İmparatorluğu’nun büyüklüğü, hakimiyeti altındaki sömürge ülkeleriyle anılır. İngiltere'nin çay ve kauçuk gibi yeni ürünleri ithal etmesi ve topraklarının Afrika'dan Hindistan'a ve Karayipler'e kadar uzanması nedeniyle Britanya, zamanının önde gelen güçlerinden biri olmuştur.
O dönemlerde başta İngiliz olmak üzere tüm Avrupalı gezginler, hakim oldukları toprakları tanımak, yeni yerler keşfetmek ve biraz da macera yaşamak için bu kıtalara gitmiş, yıllar boyu süren uzun seyahatler yapmışlardır. Tam da bu seyahatlerdeki aristokratların yaşama alanlarındaki ihtiyaçlarının tamamlanması amacıyla doğan ve tarih içinde kalıcı bir yere sahip olan kolonyal stil dekorasyon aslında bugünün boho tarzı, güneyli ve sıcakkanlı dekorasyon ekolünün de başlangıç noktası sayılabilir.
Kolonyal stil, biraz eklektik bir yaklaşımdır çünkü hem deri ve ahşap ağırlıklı resmi bir çizgisi vardır, hem de bulunduğu bölgenin otantik halıları, etnik kumaşları veya jüt, hasır gibi doğal dokularını kullanan lokal bir duygusu bulunur. Ek olarak, kumaşlarda palmiye yaprakları veya eğrelti otları gibi yerel habitata olan hayranlık bulunurken, bir yandan da mekanlarda rattan, bambu ve hasır gibi lifli malzemelerin yanında maun gibi ağır bir ahşabın baskın hakimiyetine yer verilir.
Katlanabilir yazı masaları, katlanabilir sandalyeler, tekerlekli servisler, kolay kurulumlu gardroplar gibi her an oradan toparlanıp gidecekmiş tarzı bir mobilya stili, kolonyal tarzın varoluş felsefesidir. Her şey şık ama kolay kurulur-kaldırılır olmalıdır. Dekorasyonun geneli, tropik-aristokrat bir iklimde olmalı, panjurların arasından gelen gölgelerle havadar ve yarı dramatik bir etkisi bulunmalıdır.
Renk paletinde kahverengi, bej, fındık kahvesi ve devetüyü arasında, çöl tonlarını düşünebilirsiniz. Aynı zamanda, haritalar, dünya küreleri, sanat eserleri, sandıklar, valizler, şapkalar, dürbünler, kartpostallar gibi seyahatle ilgili her türlü aksesuarı da bu temanın detayları arasına koyabilirsiniz.
Tarzın arkasındaki ana ilhamlardan biri, eskitilmiş görünümde derilerdir. Örneğin pirinç kabaralarıyla bir klasik olan eskitme deri kağlı chester tarzı kanepeler, kolonyal tarzda bir salon dekorasyonunun olmazsa olmaz elemanıdır. İkinci kural ise ‘her yer panjur’dur. Panjur kapaklar sadece pencerelerde değil, aynı zamanda dolap ve çerçeve kapaklarında da bulunur.
Kolonyal stilin zemin kaplama malzemelerine baktığınızda, otantik zeminler görürüz çünkü ilk kolonyal stilde evler, keşfedilen topraklar olan Fas, Uzak Doğu, Hindistan gibi ülkelerde doğmuştur. Dolayısyla çini desenli karolar, terrazzo, balıksırtı parkeler veya altıgen karolar bu stilin tamamlayıcı yüzeyleri olabilir. Şayet kolonyal stilde bir dekorasyona sıcak bakıyorsanız, yüzeyler için Çanakkale Seramik’in Pera ve Ornament serileri (çini desenli karolar), Kalebodur’un chevron desende uygulanabilir ve ahşap estetiğini yansıtan Uddo ve Artwood serileri, Terrazzo Macro serisi ve aynı anda hem altıgen hem çini görseli sunan Hexagon serilierine göz atabilirsiniz.
Henüz yorum yapılmadı.